Powered By Blogger

30 Ekim 2012 Salı

DİEGO ARMANDO MARADONA 52 YAŞINDA


 Diego Armando Maradona, bugün 52. doğum gününü kutladı.Onun için ne söylesek eksik kalır.Daha önce küçük birşeyler karalamıştık.O yüzden bu seferlik onun kariyerinden kesitler sunan bir video ile kutlayalım dünya futboluna bir armağan olarak gelen EFSANE nin doğum gününü.

TALİHSİZ BAŞLANGIÇ


  Salih Uçan,6 ocak 1994 doğumlu oyuncu sezon başında Bucaspor dan Fenerbahçe ye transfer oldu.İzleyenler onun ne kadar iyi bu futbolcu olduğundan haberdardır zaten.Bende geçen sene Bucaspor da 2 3 maçını izleme fırsatını bulmuştum.Transfer haberini duyduğumda da çok sevindim.Salih i 1 kez bile izlememiş sadece kulaktan doğma bilgilerle dolu bir sürü renktaşım onun hep oynaması gerektiğini dile getirdi.Bunun sebeblerinden biri Salih hakkında duydukları olumlu yorumlar olsa da asıl neden ise Fenerbahçe taraftarı olarak genç oyuncuya duyduğumuz hasret.Yıllardır süren Fenerbahçe de genç oyuncu çıkmıyor sorunsalı taraftarı ve medyayı öyle bir noktaya getirdi ki bütün genç futbolculara yıldız gözüyle bakar olduk.Benim fikrim ise bu formayı genç olanın  değil iyi ve faydalı olan giymesi gerektiği yönünde.
  Bütün bu genellemeleri bir kenara bırakıp Salih e gelecek olursak,Salih hem genç hem de yıldız potansiyeline sahip bir yetenek.Aykut Hoca da Recep Niyaz da olduğu gibi bu iki oyuncunun bu takımın geleceği olduğunu belirtip, adeta üstüne titriyor.Onları kullanmak için hep en doğru anı kovalıyor.Dün akşam maç öncesinde herkes maçın erken kopacağını ve bu iki genç yıldızın şans bulacağını düşünüyordu.Ama herkesin malumu evdeki hesap çarşıya uymadı.Fenerbahçe mağlup durumdayken ve maç  gergin bir atmosfere girmişken  Aykut Hoca Salih i sahaya sürdü.Oynadığı kısa sürede de klas bir ayak olduğunu gösterdi genç oyuncu.Fakat 3. gol öncesi yaptığı top kaybı ve sonunda yenilen gol büyük bir talihsizlik oldu onun için.Her ne kadar o goldeki hatanın tüm takıma ait olduğunu hocamız da belirtse de Salih ilk resmi maçında bu golle hatırlanacak.
  Takip ettiğim kadarıyla Salih yaşına göre çok olgun bir genç ve bu sıkıntıyı da atlatacaktır.Bu konuda takımdaki büyükleri de ona yardımcı olacaktır.Ama burada en kritik görev Aykut Hoca ya düşüyor.Benim naçizane fikrim Salih in Akhisar maçına 11 başlaması yönünde.Bunun hem Salih'e hem de  kadrodaki diğer gençlere verilecek çok önemli bir mesaj olacağını düşünüyorum.Umarım bu dileğim gerçekleşir.Sezon içinde maçlar kaybedilip kazanılır.Ama bu gençleri kazanmak belkide ileride kazanılacak şampiyonlukların en büyük anahtarı olacaktır.

26 Ekim 2012 Cuma

AKIL TUTULMASI


  Fenerbahçe Uefa Avrupa Ligi C Grubunun 3. maçında Ael Limasol deplasmanından Egemenin güzel kafa golüyle galip ayrıldı ve liderliğe yükseldi.Vasat bir oyun ortaya koyduk özellikle de ilk yarıda,İkinci yarı ise kurduğumuz 15 dakikalık baskı ve bir duran top istediğimiz skoru almamıza yetti.3 maç sonunda 7 puanla lider durumdayız.Gruptan çıkmayı büyük ölçüde garantiledik ayrıca 1.cıkmak için de büyük bir avantajımız var.Ben grupta oynadığımız 3 maçta da oyun olarak genelde iyi oynadığımızı düşünüyorum.Marsilya maçında ki son dakika talihsizliği olmasa 9 puan yapmıştık bile ama 7 puan ve liderliğe de itiraz edecek halimiz yok.Ayrıca bu maç Fenerbahçe den çok ülke futbolumuz açısından çok önemliydi.Ülke puanlarındaki sıralamaya bakarsak bu galibiyetin M'gladbach maçından daha önemli olduğunu anlarız.
   Benim asıl değinmek istediğim şey ise, konu futbol olunca yaşadığımız akıl tutulması.Avrupa da maçlar başlamadan önce bütün gerçeklerden uzaklaşıp kendi hayal dünyamızda yaşıyoruz.Her kura çekildiğinde rakiplerimizi küçümsemek gibi bir alışkanlığımız var.Her takım bizim için biçilmiş kaftan oluyor.Kendi ligimiz çok üst düzeydeymiş gibi Rusya,Hollanda,Romanya,Portekiz gibi ülkelerin takımlarını küçümsüyoruz.Örneğin bu sene Şampiyonlar Ligi kuraları çekilirken bir yorumcumuz Braga  nun Galatasaray ın dişine göre olduğunu ve eski gücünden uzak olduğu kelamında bulundu.O Braga buraya gelip 2-0 lık sonuçla 3 puanı ülkesine götürdü..Peki biz eski gücümüzde miyiz onu hiç düşünmüyoruz.Son yıllarda kazandığımız hangi başarı var Avrupa çapında da bu kadar küstahlaşıyoruz rakiplerimize karşı.Şu an Romanya Ligin de 10. sırada olan Cluj,bizim son şampiyonumuz 'RÜYA' takım yakıştırmaları yapılan takımımızın önünde.
  Bir de şöyle kötü bir huyumuz var. Eğer biz bir takımı yenersek o takım birden değersizleşiyor.Fenerbahçe deplasmanda  M'gladbach a 4 gol atıp mağlup edince bi Alman takımına köy takımı bile deme gafletine düştük.Marsilya eski gücünde değil,Ael Limasol ise alt tarafı bir Rum takımı.Bizim bu kafayla başarılı olmamız çok zor Avrupa arenasında.Biz şuan da futbol olarak dibe vurmuş durumdayız.O yüzden San Marino takımını bile yensek küçümseyecek durumda değiliz.Bundan sonra ne daha sahaya çıkmadan takımlarımızı göklere çıkarıp rakipleri küçümseyelim ne de aldığımız galibiyetleri değersizleştirelim.

25 Ekim 2012 Perşembe

DEJAVU


  Malaga nın tecrübeli kanat oyuncusu aynı zamanda kaptanı olan Joaquin Sanchez takımıyla oynadığı son iki maçta ilginç bir olayın kahramanı oldu.Hafta sonu kendi sahasında Valladoid i konuk eden Malaga maçı da 2 -1 kazandı.Maç 1-1 devam ederken takım penaltı kazandı ve topun başına Malaga nın penaltıcısı Joaquin geçti.Tecrübeli oyuncu penaltıyı gole çeviremedi.Maç 1-1 devam ederken ve sıkıntıya girmişken gemisini kurtaran kaptan misali sahneye çıkan Joaquin 87. dakika da sahneye çıktı ve hayati bir 3 puan kazandırdı takımına.Bugün ise Şampiyonlar Liginde kendi sahasında Milan ile karşılaştı Malaga.Maçın ilk yarısında yine bir penaltı ve topun başında yine Joaquin Sanchez. Sanırım kendi de dahil kimse kaptandan 1 hafta içinde 2 penaltı kaçırmasını beklemiyordu.Ama beklenmeyen oldu ve top üstten auta gitti.Ve dejavu, hafta sonu gerçekleşen olay yine oldu.Kaptan sahneye çıktı, tarihinde ilk defa Şampiyonlar Ligin de mücadele eden takımının 3 te 3 yapmasına vesile olan galibiyete golüyle katkıda bulundu.
  Bundan sonra Joaquin penaltı noktasına ne zaman geçse farklı bir heyecan yaşayacağı ve yaşatacağı kesin.Ama penaltı kaçsa da son iki hafta da yaşananlar nedeniyle Malaga taraftarının çok üzüleceğini sanmıyorum.
NOT: Gittiği her takıma imzasını atan ve takımlarını bi üst seviyeye taşıyan güzel insan iyi hoca Manuel Pelegrini ye de saygılar.

24 Ekim 2012 Çarşamba

ŞAMPİYONLAR LİGİ GOLCÜSÜ


  Roberto Soldado Rillo,Valencia nın en büyük gol umudu ve kaptanı.İspanyol futbolunun önemli golcülerinden biri olan Soldado henüz 20 li yaşlarının başlarında Real Madrid A takımında yer almaya başladı.Çok az süreler alsa da bugüne dair sinyalleri de verdi bu kısıtlı dakikalarda.Daha sonra ilk önce Osasuna ya sonra da Madrid in küçük takımı Getafe ye kiralandı.Bu kulüplerde hatırı sayılır gol rakamlarına ulaşarak ön plana çıkmaya başladı.Osasuna da 1 sezonda 13 gol,Getafe de de 2 sezonda toplam 33 gole imza attı.Ne var ki bu başarılarda Real Madrid tarafından yeterli görülmedi ve yönetim onu iyi bir rakama satmaya karar verdi.Böyle bir golcünün de doğal olarak alıcısı çok olur.Bunlardan biri de David Villa yı Barcelona ya gönderen Valencia.Yarasalar bu fırsatı kaçırmadılar ve 10 milyon euro ya yeni golcülerini renklerine kattılar.Şu ana kadar Valencia formasıyla geçirdiği 3 sezonda 106 maça çıktı ve 58 gol kaydetti.Bu rakamlar bile onun ne kadar değerli bir forvet olduğunu anlatırken asıl çarpıcı nokta ise Soldado nun Şampiyonlar Ligi başarısı.Avrupanın en büyük arenasındaki performansı ise göz alıcı 21 maç 15 gol.Kendi ulusal liginizde çok gol atabilirsiniz ama bunu Avrupa sahnesinde göstermeye devam ediyorsanız gerçek bir golcü oldunuz demektir.Üstelik Soldado bu rakamlara, geçmişine nazaran Şampiyonlar Liginde daha düşük bir profil çizen Valencia ile ulaştı.O gollerini attıkça biz de takibe devam edeceğiz.Yürüyedur Soldado .

22 Ekim 2012 Pazartesi

BU FORMA İÇİN DEĞERDİ


  Yeon Koung Kim, Kore Voleybol Federasyonu ve ülkesindeki eski takımının Kore ye dönmesi için yaptığı tüm baskılara hatta engellemelere rağmen tekrar Fenerbahçe de.Bu transferde en önemli rolü ısrarla Fenerbahçe de oynamak istediğini belirten Kim oynadı.(Para için bu armayı terk eden 'milli yıldızlara' inat).Oynadığı voleybolla zaten bizlerin sevgisini kazanan başarılı oyuncu, bu sürecin sonunda yaşadığı sancılı dönemi anlatırken kalbimizdeki yerini daha da sağlamlaştırdı:BU FORMA İÇİN DEĞERDİ.

'EL MATADOR' EDİNSON CAVANİ


  Şimdi bir kulübün başında olduğunuzu düşünün.Transfer dönemi gelmiş ve takımınızın bir forvet ihtiyacı var.Başkanınız çok bonkör bir adam, sen ismi söyle gerekeni yapalım diyor.Messi ve Ronaldo hariç tabi.Kimi tercih ederdiniz?Pek çoğunuzun Falcao dediğini duyar gibiyim.Fakat başlıktan da anlaşıldığı gibi benim tercihim farklı.El Matador, Edinson Cavani.
  Napoli nin ele avuca sığmaz Uruguaylı forveti bir hücum oyuncusunda aradığınız bütün özelliklere sahip.Attığı gollere bakacak olursak golün her türlüsünü attığını görürsünüz.Üstelik her sene üstüne koyarak devam ediyor.Milli takımında Luıs Suarez ve Diego Forlan ın arkasında kaldı ama bu çok yakında değişir diye düşünüyorum.Napoli de çok güzel görünüyor ama onu Fenerbahçe forması altında çubukluyu giyerken görmek  de fena olmaz hani.En azından ilerleyen dönemlerde diğer gözdelerim Juventus ya da Real Madrid formasını giysin isterim.
  Cavani, istatistiklerin onu anlatmakta yetersiz kalacağı oyunculardan.Ama bir kaç istatistik paylaşsak sanırım onun hakkında daha rahat fikir sahibi oluruz.
-Serie A da Palermo ve Napoli formasıyla 187 maçta 89 gol attı.
-Palermo zamanının  acemilik dönemine geldiğini düşünürsek asıl ciddiye alınması gereken yer Napoli dönemi.
-Napoli formasıyla toplam 105 maça çıkıp 73 gol kaydetti. Çok etkileyici rakamlar.
-Geçen sezon toplam 48 maça çıktı ve 33 gol attı.
-Bu sezon ise şu ana kadar çıktığı 9 maçta 6 golü var.
-Şampiyonlar Liginde 8 maç 5 gol ,Uefa Avrupa Liginde ise 11 maç 7 gol gibi istatistikleri var.
-1987 doğumlu,henüz 25 yaşında ve önünde uzun yıllar var.

O AN


 Dakika 90+3,tabela 1-1 i gösteriyor.Beşiktaş yarı sahasından yüksek bir top atılıyor Trabzonspor ceza sahasına.Kaleci Onur ve Bamba topu birbirine bırakırken Olcay Şahan fırlıyor aradan.Harika bir top kontrolü belki de son yıllarda gördüklerimiz arasında en iyisi.Son vuruşu o kadar iyi olmayınca Onur un da katkılarıyla kaçıyor gol ve son düdük geliyor.O an da sanki sahaya yıldırım düşmüş gibi yıkılıyor siyah beyazlılar oldukları yerlere.Bütün stat ayakta alkışlıyor onları 90 dakika boyunca gösterdikleri  müthiş mücadele için ama akıllarda belkide yıllarca unutulmayacak O AN.

21 Ekim 2012 Pazar

BİR ZAMANLAR EN İYİYDİ: SERİE A

  Dünya üzerinde futbolseverler arasında bir anket yapsanız ve dünyanın en iyi ligini sorsanız, alacağınız cevap genellikle İngiltere Premier League dir.İspanya La Liga  diyen futbolseverler de çıkacaktır.Ama 80 li ve 90 lı yılların en iyisi olan, SeriA cevabını ,çoğu İtalyandan bile duyamazsınız.
  Şuan Premier Leageu neyse 80 li 90 lı yıllarda Serie A o durumdaydı.Şimdi ise Alman Bundesliga nın bile gerisine düşmüş 4. sırada.Peki nasıl oldu da işler bu noktaya geldi.Sebepleri bir kaç konu başlığı altında toplayabiliriz.
- STATLAR
  İtalya da ki en yeni hatta tek yeni stat Juventus un maçlarını oynadığı Juventus Arena.Diğer statların en yenisi 1990 Dünya kupasında yapılan statlar.O zamanın teknolojisi ile yapıldıkları için ne kadar yenilemeye gidilse de diğer Avrupa liglerindeki muadillerine göre çok geride kalıyorlar.Çoğu stat da tribünler sahaya uzak,seyirci konforu çok alt seviyede.
-YILDIZ FUTBOLCULAR
 Nasıl şimdi en iyi oyuncular İngiltere yi ya da Real Madrid ve Barcelona faktörüyle İspanya yı tercih ediyorlarsa eskiden ibre tamamen İtalya dan yanaydı.80 li yıllarda Maradona, Platini,Matthaus,Klinsmann,Riijkard.Gullit ;90 lı yıllarda ise Ronaldo,Van Basten,Weah,Zidane,Batistuta gibi uluslararası yıldızlar Serie A yı tercih ettiler.Ayrıca kulüplerin yetiştirdikleri Del Piero, Maldini,Totti,Nesta,Roberto Baggio gibi dünya çapındaki İtalyan futbolcular ligin değerini hep en tepede tuttular.
-KULÜPLERİN AVRUPA BAŞARILARI
  Milan ve Juventus un başını çektiği İtalyan Futbolunun toplam 12 Şampiyonlar Ligi ve 8 Uefa Avrupa Ligi şampiyonluğu var.Şampiyonlar Ligin de başarılar gelmeye devam ediyor.Fakat benim bir türlü anlam veremediğim şekilde İtalyan takımları Avrupa Ligi ni 2. planda tutup yedek ağırlıklı kadrolarla mücadele ediyorlar, doğal olarak da bu kupa da başarının uzağında kalıyorlar.Oysa ki burda kazanılacak puanlar çok önemli.Bunun sonucu olarak ülke puan sıralamasında Almanya nın gerisine düşerek Şampiyonlar Ligine 4 takım gönderme hakkını panzerlere kaptırdılar.
-EKONOMİK NEDENLER
  Ülkede yaşanan mali kriz,statların kalitesizliği nedeniyle seyirci gelirlerinin düşük olması,yayın geliri olarak diğer 3 büyük ligin gerisinde kalınması gibi faktörlerde kulüpleri ve ülke futbolunu olumsuz etkiliyor.
-ŞİKE DAVALARI VE FUTBOL MAFYA İLİŞKİSİ
  Bu sorunlar Serie A nın en parlak zamanında da yaşanıyordu belki ama 2006 da yaşanan büyük skandalla çok daha fazla konuşulur hale geldi .Hala da zaman zaman operasyonlar sürüyor.Ligin üstündeki kara bulutlar dağıtılmaya çalışılsa da malesef böyle bir lekeyi temizlemek kolay olmuyor.Bahis mafyasının kulüplerle ve futbolcularla olan yakın ilişkileri de aşikar.
  Tüm bu olumsuzluklar yüzünden SERİA eski cazibesini kaybetmiş olabilir.Fakat onları özel ve çekici kılan,kendine has şeyler de yok değil.Öncelikle taktik anlayışın en yüksek olduğu lig Serie A .En alttaki takımlar bile belli bir taktik disipline sahip ve hiçbir zaman oyunun içinden kopmuyorlar.Diğer liglere nazaran büyük takımların çok farklı sonuçlar aldığını görmek mümkün değil.Endüstriyel futbolla birlikte kaybolmaya başlayan bayrak adam geleneğinin en çok görüldüğü yer İtalya.Yakın geçmişteki örneklerse hepimizin bildiği isimler.Alessandro Del Piero(Juventus),Paulo Maldini(Milan),Francesco Totti (Roma),Antonio Di Natale(Udinese).Birçokları  ligin sıkıcı olduğundan dem vurur ama sezon boyunca  Premier League veya La Liga dan daha az keyifsiz maça sahne olduğuna iddiaya girebilirim. Serie A derbi ve ikili rekabet konusunda tam bir uzman .Milan-İnter ,Milan-Juventus,Roma-Lazio,Genoa-Sampdoria rekabet seviyesinin en üst düzeyde yaşandığı maçlar.Taraftarın tutkusu ve takıma duyduğu sadaket de bahsedilmeye değer.
  Sözün özü belki en iyisi olmayabilir ama hala çok özel bir arena Serie A. Kişisel olarak da en sevdiğim zevk aldığım lig.Umarım en kısa zamanda eski şaşaalı günlerine döner.

GÖZTEPE İSYAN MARŞI


 Bugüne kadar yapılmış en iyi tribün marşı. . .Emeği geçenlerin yüreğine sağlık. . .

ÜZMEYEN BERABERLİK


  Bu hafta şu ana kadar oynanan maçlar keyifli ve bol gollü geçti.Bursaspor -Fenerbahçe maçı da iki tarafında kazanabileceği heyecanı yüksek bir müsabakaydı.Öncelikle şunu belirtmek lazım ki milli maç arası Fenerbahçe için iyi olmadı.Hem 2 maç iyi futbol oynayıp bol gollü galibiyetlerle istim üzerinde olan takımı yavaşlattı hem de milli takımlardan sakat dönen oyuncular, oturan takım düzenini bozdu.Bu milli maç arasında 4 as oyuncumuzu kaybettik.Her oyuncunun  eksikliği mutlaka önemli ama Meireles ve Gökhan Gönül ün yoklukları diğerlerine göre daha kıymetli eksiklikler.Alex sonrası değişen takım formasyonunda orta sahanın ortasındaki oyuncular ve bekler daha önemli hale geldi.Meireles in sahada olması Baroni yi rahatlatıp onu daha özgür kılıyor.Oynadığımız sistemde beklerin hayati önem taşıdığı bir gerçek ve iyi bir Gökhan, bazen hücum gücümüze yüzde kırk yüzde elli oranında etki ediyor.Bunu son oynanan Beşiktaş maçında da gördük.
  Bugün ki maça dönecek olursak zaman zaman kontrolün el değiştirdiği, her iki tarafın galibiyet için gerekli pozisyonları bulduğu bir maç oldu.Bizim adımıza kaybedilen 2 puanın çok da önemli olmadığı kanaatindeyim.Sezon başına nazaran daha istekli daha diri en önemlisi de daha takım olgusuna sahip bir 'TAKIM ' var artık sahada.Çok önemli eksikler olmasına rağmen yerlerine oynayan oyuncular çok da sırıtmadılar.Sezon başında en çok eleştirdiğimiz fiziki yetersizlik de giderilmiş görünüyor.Bugün Bursa gibi bir deplasmanda çok diri bir takıma karşı son 10 dakika da ayakta kalan ve rakibe baskı yapan bir takım vardı.En önemli rakibimizin puan kaybettiği haftada elimize arayı kapatıp puanları eşitleme fırsatımız geçti.Bunu değerlendiremedik fakat hiçbir aklı başında Fenerlinin bu akşam takımdan şikayetçi olduğunu düşünmüyorum.
  Çok değil 3 hafta önce takımın ve camianın üstünde dolaşan kara bulutlar artık dağılmak üzere.M Gladbach, Beşiktaş,Bursa gibi zorlu maçları en hafif hasarla atlattık.Bu maçlar öncesinde Aykut Hoca dan taraftara kime sorsanız 7 puanı hemen kabul ederdi.Bundan sonra nispeten önümüzde daha kolay bi fikstür ve erkek taraftarlarımıza kavuşacağmız haftalar var.Bu noktadan itibaren ise  bize düşen, aslında her zaman yapmamız gereken şey, Aykut KOCAMAN başta olmak üzere takımın her ferdine sahip çıkıp onlara destek olmak.Elimizde kaliteli oyunculardan oluşan çok potansiyelli ve karakterli bir takım var.Kış aylarına girdiğimiz şu günlerde tüm FENERBAHÇELİLERİ bol güneşli günler bekliyor.Bu kışı yaza çevirmek de bizim elimizde.

20 Ekim 2012 Cumartesi

EN İYİSİ MARADONA





   Son 4 5 yıl öncesine kadar futbolseverler dünyanın en iyi futbolcusu kim tartışmasına girdiğinde akla iki isim geliyordu Maradona ve Pele.İki tarafında sıkı destekçileri ve haklı gerekçeleri vardı.Pele yandaşları siyah incinin 3 Dünya Kupası zaferinden dem vururken, Maradona sempatizanları ise 1986 da kazanılan kupanın yanı sıra Napoli gibi bir takımda kazandığı şampiyonluklar ve şehirde bir halk kahramanına dönüşmesinden gururla bahsediyorlardı.Bu tartışmayı alevlendiren diğer bir yön ise bu iki futbol ilahının iki ezeli rakip Arjantin ve Brezilya vatandaşı olması.Son zamanlarda ise bu tartışmaya Tangocuların son harikası Messi de dahil oldu.
   Eğer dünyanın en iyi futbolcusunu belirlemek ya da o yaftayı birine yapıştırmak istiyorsanız bir çok kriter söz konusu. Attıkları goller,hem kulüp hem de milli takımda yakaladıkları başarılar çok önemli doneler ama bence en önemli kıstas o futbolcunun oynadığı dönemde yarattığı etkidir.Kişisel görüşüm en iyi futbolcuda olması gereken şey liderlik vasfı,çağında yarattığı etki,kitleleri peşinden sürükleme yeteneği.Bu 3 ismin attıkları gollere bakacak olursak Messi ve Pele nin forvet olmanın  avantajıyla Maradona yı hayli geride bıraktıkları söylenebilir.Messi nin daha 25 yaşında olduğunu düşünürsek gol konusunda bütün rekorları kıracağı da aşikar.Diğer bir konu ise kulüp ve milli takımdaki başarılar.Pele kariyerinin tamamını Santos kulübünde geçirmiş emekli olduktan sonra da kısa bir Cosmos macerası olmuştur.Brezilya liginde defalarca gol kralı olmuş ve birçok kupa kazanmıştır.Milli takımda ise 3 dünya kupası kazanan yeryüzündeki tek futbolcudur.Messi ise altyapısından geldiği Barcelona da bugüne kadar 200 e yakın gol atıp takımıyla 3 şampiyonlar ligi ve 5 La Liga şampiyonluğu kazandı .Milli takımda ise 2 Dünya Kupasına katıldı 1 gol attı ve herhangi bir başarısı yok ama önünde en az 2 dünya kupası şansı olduğu unutulmamalı.Maradonaya gelecek olursak kulüp kariyerinde Barcelona ve Boca Juniors gibi önemli takımlarda oynamasına rağmen en önemli başarılarını mütavazi bir takım olan Napoliyle kazandı.Bu takımda 2 Seri A ,1 İtalya Kupası,1 İtalya Süper Kupası ve 1 Uefa Kupası sevinci yaşadı ve bir şehir efsanesine dönüştü.
  Yüzlerce gol atıp onlarca kupa kazanabilirsiniz ve tüm bunları yaparak bir dünya yıldızı olabilirsiniz.Tarihte bunu yapan pek çok yıldız futbolcuda mevcuttur.Ama söz konusu gelmiş geçmiş en iyi olmaksa orda başka şeyler devreye giriyor.Siz lider olmalısınız,bu liderliğe bazen bir takımı bezen bir şehri bazende bir ülkeyi inandırıp peşinizden sürüklemeniz gerekir.İnsanlar sizi benimsemeli içinden biri olarak görmeli.Başarınızda kendi kazanmış gibi çılgınca sevinirken hata yaptığınızda, kaybettiğinizde sizin kadar mahçup olmalı sizin kadar üzülmeli.Maradona diğer konu ettiğimiz iki oyuncudan da bu konuda fersah fersah önde.1986 Dünya Kupasında yarı finalde o unutulmaz Tanrının elini kulllanırken eminim tüm Arjantin onunla birlikte o eli sokmuştur o topa.1990 Dünya kupası yarı finalinde İtalya -Arjantin maçından önce Napoli halkına yaptığı 'sizi bütün yıl hor gören kuzeylileri mi yoksa sizi hep mutlu eden benim Arjantinimi mi destekleyeceksiniz' diyerek bir ülkeyi ikiye bölecek kudrete sahip bir isimdir Maradona.Napoli şehrinde bugün Belediye Başkanlığına aday olsa seçilme ihtimali çok yüksek ordan ayrılalı 20 yıl olmasına rağmen. Amerika 94 de dopingli çıktığında ya da uyuşturucu batağına saplandığında da tüm dünyayı hüzne boğan bir fenomen o.Ülkesinde bazı aşırıların onun adına tarikat kurduğu birinden bahsediyoruz.

   Sözün özüne gelecek olursak Maradona dönemine yetişememiş biri olarak benim için en iyisi o.Hatalarıyla sevaplarıyla, zirveye çıkıp dibe vuruşuyla, hayatının her döneminde bir efsane olarak kalacak bir isim.Hiçbir zaman eğilip bükülmeyen, her platformda inandığı doğruları söyleyebilen,hatalarıyla yüzleşebilen bir rol model.
DİEGO ARMANDO MARADONA.





SÜPER LİGİ SEVİYORUM

 
   Oynanan futbol seviyesi düşük , zeminler klasik tabirle top oynamaya elverişsiz,tribünler boş,hakemler her türlü tartışmaya açık da olsa;  ben bu ligi seviyorum.Lige verilen ara fena halde canımı sıktı.Üstelik milli takım da saha içinde aldığı sonuçlar, saha dışında yarattığı tartışmalarla bu keyifsizliğe tuz biber ekti.Bunu söylemek çok acı biliyorum ama artık insanları kendi takımlarının ligde aldığı mağlubiyet Milli Takımın kaybettiği 'çok kritik' maçlardan daha çok üzüyor.Malesef bu konuda hepimiz kabahatliyiz.Umarım yeniden milletçe bizi heyecanlandıran bir milli takımı yakın gelecekte tekrar izleriz.
    Her türlü açıdan  tatsız geçen milli takım arasından sonra sanki daha önceden ayarlanmış gibi lig, bize keyifli maçlar vadeden bir haftayla başlıyor.
-8.haftanın ilk maçı Gençlerbirliği Galatasaray maçıydı.Özetten takip edebildiğim kadarıyla da gayet güzel ve çekişmeli bir maç olmuş.Hafta içinde herkesin öngördüğü gibi karşılıklı bol gol izledik.Galatasaraylı arkadaşları bilmem ama ben bir Fenerbahçeli olarak çok keyif aldım bu akşam.Sarı kırmızılı takım son üç maçta 7 puan kaybetti.Şampiyonlar ligi öncesi final niteliği taşıyan Cluj maçı öncesi özellikle savunmada iyi sinyaller vermedi.Gençlerbirliği, taraftarının deyimiyle Fuat Ç. liderliğinde 2 senedir keyif veren bir takım görüntüsünde.Sezon sonu Alkaraları tepede görmek sürpriz olmaz.
-Haftanın iyi futbol vadeden maçlarından biride Bursaspor -Fenerbahçe arasında.Fenerbahçemiz çok önemli 6 eksikle gitti Bursa ya.Ama eksikler her zaman arka planda kalan futbolcular için bir fırsat olmuştur.O yüzden bu maçta Serdar,Sezer.Salih gibi hiç forma bulamamış oyuncular için büyük fırsat.Stoch da bu yokluktan kendine bir çıkış yolu bulabilir.Benim özellikle performansını merak ettiğim oyuncu ise Serdar Kesimal.Uzun süre sonra forma bulacak ve ben ondan hala çok umutluyum.Bu maçın belki de en heyecan verici birazda duygusal sahnesi Tuncay ŞANLI nın rakip takım formasıyla çok sevdiği Fenerbahçesine  karşı oynayacak olması.Ben onun çok başarılı olmasını isteyenlerdenim.Ama mümkünse bir maç daha bekleyebilir eski formunu yakalamak için.Bu maçta kazanılacak 3 puan hem istim üstündeki takımın ritmini koruması hem de Galatasarayla puanların eşitlenmesi açısından çok önemli .
-Haftanın diğer bir önemli düellosu ise Beşiktaş-Trabzonspor arasında.Herkesin aksine ben 3 maçtır kaybeden siyah beyazlıları favori görüyorum, açıkçası gönlümde onlardan yana.Yine bol gollü bir mücadele sürpriz olmaz.
-Haftanın kare asına dahil ettiğim diğer maç ise ligin 7.si ile 8.si arasında M.P.Antalyaspor -Sivasspor. Ben iki takımın futbolunu da beğeniyorum.Özellikle de Rıza Hoca memleketinin takımına, başına geldiği günden bu yana pozitif futbol oynatıyor.Bir de şu her maç sonunda  'basit goller yiyoruz' demecini vermese sanki daha güzel olacak Rıza Hocam.Bu maçtaki favorim Enaramo nun da katkılarıyla Yiğidolar.
-Diğer maçlar da kendi içinde hikayeler barındırıyor.Kayserispor,Elazığspor,Kasımpaşa yeni hocalarıyla ilk maçlarına çıkıyor.Genelde hoca değişikliklerinden sonra takımların ilk maçlarını kazandıkları düşünülürse bu takımların galip gelmesi de sürpriz olmaz.Akhisar - Gaziantep maçından da ev sahibi galibiyeti beklenebilir.Geçen hafta Elazığ deplasmanında galibiyeti hak eden takım Hamza Hocanın takımı idi.
  Güzel gollerim atıldığı keyifli bir hafta geçirmek dileğiyle.İyi seyirler.


KISA BİR VEDA

           Kutsal topraklara olan yolculuk sebebiyle bir müddet aranızda olamıyacağım...
Döndüğümde yine Türk Futbolu kaos ortamında devam edecek,yine futbol sevgimiz güç odaklı yöneticilerin kölesi olacak  ve yine bize yazacak birşeyler kalacak...
Dua etsek dua merkezinde yinede birşey değişmez ama neyse...
Görüşmek üzere muhabbetle kalın...

17 Ekim 2012 Çarşamba

Ramos`tan müthiş takla

MACARİSTAN TÜRKİYE MAÇININ ARDINDAN

            İlk dakikalarda Türkiye, Macaristan karşısında daha etkiliydi. Hücumda Mevlüt Erdinç'in kişisel çabalarıyla gelişen ataklardan sonuç çıkmazken, Emre ve Mehmet Ekici de şanslarını ceza sahası dışından deneyerek gol aradı.Güzel paslaşmalar sonucunda ise golü bulduk buraya kadar herşey iyi giderken bir anda işler değişti.İlk yarıyı böyle bitirebilir miyiz ya da farkı artırabilir miyiz derken Volkan yine yaptı yapacağını.Avcı'nın maç sonu açıklamalarında devre arasında soyunma odasında güven ortamının olduğunu futbolcularında sakin sabırlı çabuk ayağa oynamalarını istediğini söyledi maç sonunda ki açıklamlarında.Sakin ve çabuk.Bu ikisi bir arada nasıl olacak merak ediyorum.Sonra ne sakin kalabildik ne de çabuk oynayabildik.Van Gaal Hamit için ^^her mevkide oynar ama sağbekte oynayamaz^^sözüne rağmen orada oynayan Hamit tarafında iki gol daha geldi ve vasat Romanya'dan sonra vasat Macaristan'da bizi paket yaptı.
       Abdullah Avcı maç sonu açıklamlarında oyuncu havuzunun bu kadar olduğunu en fazla 3-4 oyuncu daha ilave edilebileceğini söyledi.Bir örnek İsrail milli takımından. Maç öncesi kendi takımlarında oynamayan yıldız oyuncularını kamptan gönderip bu sene formda olan oyuncuları oynattılar sonuç 3-0.Burada bir teknik direektör tercihinden bahsedebiliriz ama kendi takımında sadece 10(on)dakika süre alabilen formsuz ama yeteneğine güvendiğimiz Mehmet Ekici'yi böyle önemli bir maçta ortaya atmak o oyuncuyu kaybetmek anlamına gelir.
      Milli takımımızın başarılı olduğu 2002 2008 dönemine bakıldığında hep kora kor oynayan dişe diş oynayan ısıran bir Milli takımımız vardı bu Milli takım ısrarla emekli olan Hakan Şükür için cezasahasına orta yapmaya devam ediyor.Önder Hoca'nın dediği gibi biz altyapıda bile pas yapmayan yetenekle kazanmaya çalışam bir takımız ve belkide Almanya gibi önce Hoca yetiştirmeye başlasak iyi olacak yoksa 2016 da hayal olacak.Buradan haddimiz olmadan bir eleştiride Terim ve Denizli'kendilerinin arkasına hoca bırkmadıkları için oysa Piontekk ve Derwall öyle yapmamıştı

MATTEO FERRARİ

         Maalesef seni bu kartla hatırlayacağız Ferrari. Bu yaşanan dava Cas süreci bana göre en haklı taraf Ferrari.
Onunla bu sözleşmeyi yapanda onu göndermeyi kalkan da aynı yönetim en suçlu taraf.
O yönetime güvenoyu veren Genel Kurul yine suçlu.
Ama bunlara göz yuman Yetmez Yıldırım Demirören Yetmez diyen taraftar olarak bizde suçluyuz ve şapkayı önümüze koyma vakti.Yazık maalesef yazık...

16 Ekim 2012 Salı

SON ŞANS BREZİLYA


  Yukarıdaki kadro hepimizin bildiği gibi 2002 Dünya Kupasında 3.olan Türk Milli Takım Kadrosu.Ay yıldızlılar büyük bir başarıya ulaşıp bizleri sokaklara dökmüştü.Bu kadro gösterdiği başarıyla tarihe geçen kadro olmasının yanında malesef  Dünya Kupasına katılan son takımımız olma özelliğini taşıyor.Bu turnuvadan sonra hem 2006 hem de 2010 daki kupaları boş geçtik.
   Brezilya 2014 yolunda da çok iyi gittiğimiz söylenemez.Daha eleme grubunun 4. maçında, bu akşam Macaristan la final niteliğinde bir maça çıkacağız.Umarım yaşanmaz ama istemediğimiz bir sonuçta üst üste 3. Dünya Kupasına da katılamama ihtimalimiz çok yüksek.2002 den bu yana 10 yıl geçti, bu arada milli takım kadrosu da doğal olarak değişime uğradı.Aradaki dönemde önemli görevler alan ve şimdi milli takımdan uzak olan Servet Çetin, Gökhan Zan,Tuncay Şanlı gibi isimler Dünya Kupası heyecanı yaşayamadılar.Büyük ihtimalle  bundan sonra yaşamaları da zor görünüyor.Uzun yıllar milli forma altında mücadele eden ve kadro içindeki görevlerini muhafaza eden Volkan Demirel,Hakan Balta,Hamit Altıntop,Emre Belözoğlu gibi tecrübeli isimler için ise 2014 Brezilya son şans gibi görünüyor.Bu isimler arasında bu heyecanı ve gururu yaşayan tek isim Emre.2002 de kadronun  en genci olan emre, bu heyecanı kariyerinin son demlerinde tecrübeli bir isim olarak yaşamak isteyecektir.
   Bu akşamki Macaristan maçı Dünya Kupasına gitmek için belkide en önemli,en kritik sınav.Genç oyuncular ın kariyeri için basamak atlama, tecrübeli isimler için ise son şans bu kupa.Farklı nedenlerle de olsa bu Dünya Kupası herkes için önemli anlamlar taşıyor.Bu önemli maça sakatlıklar nedeniyle başta Abdullah Hoca olmak üzere kimsenin aklında olmayan bir kadroyla çıkacağız.Umarım milli takımımız  zor durumlarda defalarca gösterdiği refleksi gösterir ve Brezilya yolunda umutlarımız devam eder..Şansımız bol olsun. . .

MİLLİ MAÇ ÖNCESİ

               A Milli Futbol Takımı, 2014 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri D Grubu'ndaki dördüncü maçında bu akşam deplasmanda Macaristan ile karşılaşacak.Bu maç şeklen olmasa da fiilen Abdullah Avcı'nın son maçı olabilir.
              Romanya maçı sonrasında yaptığımız yorumlarda en bildiğimiz doğrulardan vazgeçip yeni birşeyler denememiz gerektiğini vurgulamıştık ki istenmeyen sakatlıklar bu şansı verdi Avcı'ya.
TÜRKİYE MUHTEMEL 11Volkan, Hamit Altıntop, Ömer Toprak, Egemen Korkmaz, Hasan Ali Kladırım, Nuri Şahin, Emre Belözoğlu, Tunay Torun, Mehmet Ekici, Caner Erkin, Mevlüt Erdinç şeklinde olması bekleniyor.Bu sayede Nuri Mehmet Mevlüt gibi isimlerin bu baskıyı taşıyıp taşıyamayacağını gözlemleme fırsatımız olacak.Benim şahsi fikrim sakatlıklar sonrası takıma dahil olan isimleri farklı oyun karakterine sahip oyunculardan tercih ederdim ama sonuçta bu takımın bir hocası var.Bu maçta alacağımız bir galibiyet sadece baskıyı bir maçlık azaltacağını unutmamalıyız.İnşallah bu akşam yüzümüz gülerde bu ara fazlasıyla bozulan morallerimiz biraz olsun yerine gelir.






fotoğraf:haberajcom. dan alınmıştır.
muhtemel 11 ntvspor'dan alınmıştır.

RONALDO' DAN MİLLİ DALYA


   Cristiano Ronaldo, gerek Manchester United gerekse Real Madrid formasıyla harika kulüp performansları ortaya koydu ve müthiş istatistiklere imza attı.Her zamanda hakettiği övgüleri almayı başardı.Bunun yanı sıra Portekiz Milli Takımıyla da harika işler yapsa da bu hep ikinci planda kaldı.Hatta onun Portekiz adına çok da bişey yapmadığını düşünenlerin sayısı hiç de az değil.
   Fakat istatistikler aslında gerçeğin bambaşka olduğunu ortaya koyuyor.Ronaldo 2003 yılından beri  giydiği milli  formayla 99 maça çıktı ve 37 gole imza attı.Bugünkü Kuzey İrlanda maçıyla da 100. maçına maçına çıkıp dalya diyecek.Bu sayı henüz 27 yaşında olan bir yıldız için hiç de azımsanamaz bir noktada.Bu gidişle  de kariyerinin sonunda, Portekiz Milli takımında en çok oynayan Luis Figo (127) ve en çok gol atan Pauleta (47) yı geçip ülkesinin 1 numarası olacak gibi görünüyor.
   Ronaldo şu ana kadar milli takımda 5 büyük turnuvada boy gösterdi.Bunlarda da 1 final, 2 yarı final ve 1 çeyrek final oynadı.Şampiyonluğa en çok yaklaştığı an ise kendi ülkesinde düzenlenen 2004 Avrupa Şampiyonası idi.Orda da sürpriz şekilde Yunanistan a kaybederek kupanın uzağında kaldı.Ronaldo oynadığı 5 büyük turnuvada da gol atarak ilginç bir rekorun sahibi oldu.Üstelik bu rekoru geliştirmesi de içten bile değil.
 

15 Ekim 2012 Pazartesi

BÜYÜKLERDEN DOĞU AÇILIMI

 
Fenerbahçe yıldızlar topluluğu erkek basketbol takımıyla Siirt e çıkarma yaptı.


Daha önce de Galatasaray erkek ve kadın basketbol takımlarıyla depremle sarsılan Van ı ziyaret ettiler.

 Sadece doğu kentlerimiz değil büyük takımları görmeye hasret bütün şehirlerimiz bu ilgiyi hakediyor.Anadolu da tuttuğu takımı daha hiç izlememiş birçok insan var.Bu ziyaretler onlar için tahmin edileninde ötesinde anlamlar taşıyor. Bütün takımlarımızdan bu hareketleri bol bol görmek dileğiyle.Rengi ne olursa olsun bu güzellikleri kim yaparsa, alkışlamak boynumuzun borcu.

14 Ekim 2012 Pazar

AH BE ÇOCUK


   Bugün Ntvspor ekranlarında tam bir tenis ziyafeti vardı.Şanghay Masters Finalinde karşılaşan Novak Djokovic ve Andy Murray 3 saat 20 dakika boyunca seyircileri ekrana kilitlediler.7 servisin kırıldığı ilk seti Murray 7-5 kazandı.2. set ise müthiş bir heyecana sahne oldu Djokovic geriden gelip 5 şampiyonluk sayısını çevirdiği seti Tie Break sonucu 13-11 kazandı.Maçın final setinde bir nevi beklenen oldu.Mental ve fiziksel düşüş yaşayan Murray karşısında Djokovıc rahat bir oyunla seti 6-3 kazanarak şampiyonluğa ulaştı.
   Ben burada alışılmışın dışında kazanan değilde kaybeden tarafa değinmek istiyorum.Erkek tenisinde 4 büyüklerden bahsedilir.Bunlar. Roger Federer,Rafael Nadal,Novak Djokovic,Ady Murray. bu seneye kadar bu 4 lü arasında tek Grand Slam kazanamayan ve en zayıf halka olarak görülen isim Murray di .Birçok otoritede  mental eksikliklerinden bahsederek onun Grand slam kazanamadan kariyerini noktalayacağını düşünüyordu.Tüm bu düşüncelerin aksine bu sezona iyi bir başlangıç yaptı İskoç tenisçi.İlk önce Wimbledon da final oynadı.Finalde Ekselansları Federer e kaybetti ama ilk defa büyük bir turnuva kazanabileceğinin sinyallerini verdi.Daha sonra Londra Olimpiyat oyunlarında finalde yine Federer e rakip oldu.Kariyerinin belkide tek eksiği Olimpiyat altını olan Federer e şans tanımadı ve bu sefer kazanan tarafta oldu.Ve nihayet Amerika Açıkta muradına erdi.Djolovic i gecerek ilk Grand Slamini kazanmış oldu.
   Koyu bir Nadal sempatizanı olarak benim düşüncem, Murray nin hem Nadal hem de Djokovic den yenetekli olduğu yönünde.Fakat mental olarak ikisininde çok gerisinde.Bireysel sporlarda özellikle de teniste zihinsel güç, bazen yetenekten de taktikten de daha önemli hale gelebiliyor.Eğer 1 numara olmak istiyorsanız mental gücünüz en yukarda olmalı.Bugün gördüğüm Murray ise sanki tekrar eski haline dönmüş,çok çabuk demorilize olmuş bir haldeydi.Umarım bu yönünü de artık tamamlar ve bize harika bir tenisçi izlettirir.Tabi mümkünse annesi maçlarına gelmesin.İzlerken ben bile geriliyorum. . .

PETER NAUMOSKİ

        Onu sadece elindeki bu kupayla değerlendirmek bence Messi ve CR7'yi aldıkları Ballon d'or ödülleriye değerlendirmekle eşdeğerdir.Onu en iyi tanımlayan cümle şu olmuştur.^^Türkiye'de basketbol ikiye ayrılır Naumoski'den önce ve Naumoski'den sonra^^..





not:fotoğraf itü sözlükten alınmıştır...

KALU UCHE / UCHE KALU



  Futbol dünyasında özellikle de Afrika orjinli futbolcularda isim benzerlikleri sıkça görülür.Diarra,Uche,Ndiaye  en fazla görülen isimlerden bazıları.Fakat ülkemiz bu sezon garip bir isim benzerliğine ev sahipliği yapıyor Kalu Uche ve Uche Kalu.
  Bu adaşlardan daha tanınmış ve kariyerli olanı Kasımpaşalı Kalu Uche.29 yaşındaki futbolcu kariyerinde Bordeux, Almeria, Espanyol gibi önemli takımlarda forma giydi.Hatırı sayılır bir kariyeri geride bırakan oyuncu sezon başında Kasımpaşa ile 3 yıllık sözleşme imzaladı.Adaşına göre daha düşük bir profile sahip olan 26 yaşındaki Uche Kalu ise sezon başında PTT 1. Lig ekiplerinden Çaykur Rizespor tarafından Nijerya nın Enyimba Aba takımından 1 yıllığına kiralandı.Kariyeri hakkında ise pek bir bilgiye sahip değiliz
   Bu iki Nijeryalı da isim benzerliklerine nazire yaparcasına şu ana kadar birbirine yakın performanslar sergilediler.Kalu Uche takımının Süper Lige yaptığı iyi başlangıca oynadığı 8 maçta attığı 6 golle katkıda bulundu.Çaykur Rizeli Uche Kalu ise 7 maçta 5 gol atarak an itibariyle zirvede bulunan takımını sırtlayan isim oldu.
   Umarım bu ilginç isim benzerliğine sahip iki Nijeryalı, takımlarına katkı vermeye devam ederler.Bizde onların güzel futbolunu ve gollerini keyifle izleriz.Kim bilir belki  bir gün bu ikiliyi aynı takımda izleme fırsatı yakalarız.

13 Ekim 2012 Cumartesi

MİROSLAV KLOSE


   Bazı futbolcular için milli takım oyuncusu diye bir tabir kullanılır.Bu oyuncular formsuzda olsalar kulüp takımlarında oynamasalar da milli takım hocalarının vazgeçilmezlerindendir.Forma şansı verilince de her zaman hakkını verirler.Bizden bir örnek vermek gerekirse son zamanlardaki en iyi örnek Hamit Altıntop tur.Yazımızın ana karakterine dönecek olursak Klose kulüp takımlarında hiçbir zaman büyük gol rakamlarına ulaşmamıştır ama söz konusu panzerler olunca modern zamanlarda ondan daha iyisi gelmedi.
   Klose nin adını dünyaya duyurduğu maç 2002 Dünya Kupasındaki Suudi Arabistan maçıydı.O maçta tam 4 gol atarak tüm dikkatleri üzerine çekti.Daha sonraki maçlarda da 1 gol atarak turnuvayı 5 golle tamamladı.O sıralar Kaiserslautern forması giyiyordu.2004 yılında ise 5 sene formasını giydiği kulübünden ayrılarak Werder Bremen e transfer oldu.Kulüp kariyerinin en parlak maçlarını da burda geçirdi.Ama başta da dediğimiz gibi o hep en özel  performanslarını milli takım formasıyla verdi özellikle de Dünya Kupalarında.2006 Dünya Kupasında da bir önceki rakamını tutturdu ve yine 5 golle tamamladı turnuvayı.Bu sırada Bremen kariyerini tamamlamış, Bundesliga da, parlayan oyuncuyu Bayern alır modasına uyarak Bayern Munich in yolunu tutmuştu bile.
  Bu iki Dünya Kupası sonucu Klose turnuvadaki gol sayısını 10 a çıkarmıştı ve herkes şu soruyu sormaya başladı:Acaba bu Alman gol makinası Dünya Kupalarının en çok gol atan futbolcusu olabilir mi ?.Bu rekor 15 golle bir Brezilya efsanesi "EL FENOMENO" lakaplı futbolcu Ronaldo ya aitti.Klose nin  bu rekoru kırmak için tek şansının 2010 Dünya Kupası olduğu düşünülüyordu.Klose bu turnuvayı 4 golle tamamladı ve toplamda 14 gole ulaştı.Herkes bir sonraki kupada Klose nin 36 yaşında olacağını ve bu rekoru artık kıramayacağını düşünüyordu.Bir tek kişi bu fikre katılmıyordu o da Klose. Yaptığı açıklamada 2014 de oynayıp bu rekoru kıracağını belirtti.Açıkcası ilk duyduğumda,bu açıklama bana bir hayal gibi geldi.
  Ta ki geçen seneye kadar.Bayern de artık forma şansı bulması imkansızlaşmıştı ve yeni bir takım arıyordu.Bu süreçte adi sık sık Galatasaray la geçse de oyuncu Lazio nun yolunu tuttu.İtalya Seri A gibi sert bir ligde şu ana kadar harika bir iş çıkarıyor.İtalyan takımıyla çıktığı 44 maçta 22 gol kaydetti.Bunun yanı sıra giderek gençleşen Alman Milli takımıyla da mesaisine devam ediyor.Dün de İrlanda deplasmanında attığı golle 125. maçında 65. golüne ulaştı.Bende artık onun önümüzdeki Dünya Kupasına katılıp en golcü oyuncu olmasının mümkün olduğunu düşünüyorum açıkçası çok da istiyorum.Bu arada 68 gollü Gerd Müller i geçip Alman Milli Takımın tarihrteki en golcü oyuncusu olmasına da 4 gol kaldı.
            Miroslav Klose nin kariyerinden bir kaç istatistik.
-Kaiserslautern : 133 maç 47 gol
-Werder Bremen : 118 maç 61 gol
-Bayern Munich : 135 maç 50 gol
-Lazio :44 maç 22 gol
-Almanya Milli Takımı : 125 maç 65 gol

TÜRKİYE ROMANYA MAÇININ ARDINDAN

                Milli takımımızın ilk 11'i genelde tartışılsada ben sadece önde Sercan yerine Caner'i tercih ederim ama kabul edelim ki yedek kalan oyuncu Messi değil.Bence kadro yapısında ki en büyük handikap hep aynı tarz oyuncularla oynamamız.Forvet hattına bakıldığında Umut Mevlüt Burak gibi arada nüans farkları olsada hiçbiri bir Hakan Şükür değil İlhan Mansız değil.Klüp takımında da pek faydalı olamayan ama B planı C planı çerçevesinde faydalı olabilecek Batuhan gibi Necati gibi isimlere yer verilebilirdi.Romanya hocasını bu konuda takdir etmek gerekir ki oyunun şekline göre oyuncu çıkardı ve ilave etti...
              Oyunun genel yapısı olarak ise bizim takımımızda bir acayip bişey var sanki baskılı oynuyoruz gibi ama 4 isabetli şutun 3'ü savunma oyuncularından bu noktada belki en doğru olarak bildiğimiz bazı şartları değiştirmemiz icap ediyor.Topal Emre ortasahası yerine Selçuk Nuri ortasahası gibi ama hocamız bu ezberinden hiç geri dönmedi daha...Volkan'ın yediği gole değinmek bile istemiyorum onun tecrübesine yakışmadı...Maalesef oyun sıkıştığı anda topu isteyecek ve kreatif işler yapabilecek bir tek Arda'mız var belki de Almanya gibi altyapılarımızı sorgulama vakti gelmiştir yeni bir düzenlemeyle bir Mesut,Reus yetiştiremesek bile Müller,Kroos yetiştirebiliriz belki hedef 2014 değil 2018 olmalı
            Bu maçtan sonra maalesef her maçımız artık final Rıdvan Hocamın her seferinde vurguladığı vasat takım Romanya 9 puanla gidiyor bundan sonra liderlik zor gibi umalım ki ikincilik hayal olmasın bu takımın bunu başarabilecek kapasitesi var biraz düzenlemeyle bu başarılabilir...
         Son söz olarak Nuri Şahin Bundesliga'da yılın topçusu seçilirken bile Milli takmımız da direkt oyanayamıyordu Selçuk niye yok diye haykıran basınımız sırf kendi SÜPPER ligimizde oynamıyor diye bu gerçeği uzun süre görmezden geldi bunu da söylemeden geçmeyelim...


not:fotoğraf hürriyet internet sitesinden alınmıştır

NE GECEYDİ AMA


 -Gecenin ilk maçı tarihinde ilk defa Euroleague maçına çıkan Beşiktaş ile Partizan arasındaydı.
- Salonda yaklaşık 6 bin seyirci vardı ama oldukça etkili olduklarını söylemek gerek.
- Beşiktaş ın ilk Euroleague sayısı Serhat Çetin den geldi.Serhat ümit milli takım zamanlarından beri beğendiğim bi oyuncudur ama malesef Fenerbahçe de yaşadığı sakatlıklar onun daha önceden bu arenayla tanışmasını geciktirdi.
- Beşiktaş rahat bir oyun sonucunda 81- 65 kazanarak lige galibiyetle başlamış oldu.
- Bu arada partizan ın da eski yıllara nazaran çok vasat bi takım olduğunu gördük.
- Maçın en skorer oyuncusu 25 sayıyla  Beşiktaş tan Patrick Christopher oldu.Erman Kunter in eski oyuncusu olan skorer oyuncu bu sezon büyük işler yapacağınında sinyalini vermiş oldu. En beğendiğim özelliği ise hiç bir pozisyonda zorlama atış yapmadı hep uygun zamanı kolladı ve takımın ona ihtiyaç duyduğu anlarda ortaya çıktı.


-Maç öncesinde kimse farketmese de belki de gecenin en önemli maçı Türkiye- Romanya maçıydı.  
-Ben kimsenin bu maça gereken önemi verdiğini düşünmüyorum.
-Basınımız ( her ne kadar bir Fenerbahçeli olarak benim için çok önemli olsada) Alex in vedasının arkasında tuttu bu maçı hafta boyunca ve maç başlayana kadar da çok fazla önemsemedi açıkçası.
-Federasyon grup açısından bu çok önemli maçı Şükrü Saraçoğlu na alarak büyük bir hata yaptı.Mutlak kazanmamız gereken ya da en kötü beraberlikle sonuçlanması gereken bu maç zemini Fenerbahçe nin de başına dert olan Kadıköy yerine daha düzgün bir zemini olan bir  yere alınabilirdi.Örneğin Bursa gibi.  
-Malesef teknik kadromuz ve oyuncularda yeterince ciddiye almadılar maçı.Yanlış kadro tercihinin yanı sıra oyuncu değişikliklerindeki hatalarda teknik heyetin eksileriydi.
- İyi oynadığı diyeceğimiz bir tane bile oyuncumuz yoktu sahada.Volkan da arkadaşlarına uyarak ne zamandır yemediği hatalı gollerden birini yedi.
-Salı günü Macaristan la final maçına çıkıyoruz.Beraberliğe bile tahammülümüz yok malesef.

-Gecenin son maçında Anadolu Efes Empario Milano deplasmanından 80-75 mağlup ayrıldı.
-Açıkçası maçı çok fazla takip etme imkanım olmadı.
-Maçın en dikkat çeken istatistiği Milano ekibinin 28 de 15 üçlük atıp 3 sayı çizgisinden 45 sayı bulması.
-Maçla ilgili olmasada Efes la ilgili bi kaç şey söylemek gerekir.
-Benim çoçukluk dönemlerimde basketbol deyince taraflı tarafsız herkesin aklına Efes gelir herkes onları desteklerdi.Korac Kupası zamanlarını dün gibi hatırlarım.Mirsad Türkcan,Volkan Aydın,Ufuk Sarıca,Murat Evliyaoğlu; daha sonraları Hidayet Türkoğlu,Hüseyin Beşok,Kerem Tunçeri ve tabi en önemlisi 7 numara PETER NAUMOSKİ.
-Kısaca anlatmaya çalıştığım eskiden Efes  harika savunma yapan Avrupa da kupalar kazanan finaller oynayan elit bir takımdı.Oysa şimdi her sene çok büyük paralar harcayan ve her sene hem Türkiye de hem de Euroleague de nal toplayan bi takıma dönüştü.
-Hazır Efes ten konu açılmışken bu kadar büyük bir kulubün kendi salonu olmaması da büyük bir ayıptır

.
-Günlerdir beklenen veda gerçekleşti.Ayrılığın ilk başında bazı sıkıntılar oldu ama sonuç olarak muhteşem bir veda oldu.
-Binlerce taraftar gerek kulübün kaldırdığı otubüslerle gerekse kendi araçlarıyla Alex i uğurlamak için havaalanına akın etti.
-Açıkçası bende orda olmak isterdim.Kendim gidemedim ama Fenerbahçeli olmasında büyük katkılarımın olduğunu düşündüğüm kardeşimi vekaleten gönderdim.
-Hem Alex in yaptığı son açıklamalar hem de yönetimden uzatılan zeytin dalı, olması gereken yakışan hareketlerdi.
-Bu arada Divan Başkanı da giderken Kaptan a bir plaket verdi.
-Bir daha çubuklu forma altında böyle bir futbolcuyu izleyebileceğimi sanmıyorum.Attığı onca gol, yaptığı asistler bir kenara göstermiş olduğu duruş ve karakter onu bambaşka bir noktaya taşıdı taraftarın kalbinde.
-Böyle bir veda ben daha önce görmedim ve bir daha yaşanacağını da düşünmüyorum.
-Ama bu gidiş sanki yıllar sonra bir geri dönüşünde habercisi gibiydi.Alex de giderken "Yüzde yüz bir Brezilyalı olarak doğdum ama ölürken yüzde elli Brezilyalı yüzde elli Türk olarak öleceğim diyerek" bu tespiti tescillemiş oldu.
-Umarım Kaptan futbola Kadiköy ün çimleri üstünde veda eder ve bende tribünlerdeki yerimi alırım.




                         

12 Ekim 2012 Cuma

TÜRK SPORUNUNU AMİRAL GEMİSİNİN KAPTANLARI


                                                      1 VOLKAN DEMİREL
- 27 Ekim 1981 de dünyaya geldi.
- 2002 yılında Kartalspor dan transfer edildi.
-İnişli çıkışlı zamanlar geçirse de her zaman ayakta  kalmasını bildi ve yıllardır hem milli takımın hem de Fenerbahçe nin kalesini koruyor.
- Fenerbahçe ile 4 Lig 2 Süper Kupa 1 Türkiye Kupası kazandı.
-2007 2008 Sezonunda Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynayan takımın önemli parçalarından biriydi ve Seviilla maçında kurtardığı penaltılarla unutulmazlar arasına girdi.
-55 defa A Milli takım forması giydi.
-2008 Avrupa Şampiyonasında milli takımla beraber yarı final oynadı.
- Bu yıl kaptan Alex in ayrılmasıyla 1. kaptanlığa yükseldi.

                                                             7 ÖMER ONAN
- 4 Şubat 1978 doğomlu.
-2004 de Fenerbahçe ye Efes Pilsen den geldi.Daha sonra bir senelik aranın ardından tekrar yuvaya döndü.
-Türk basketbolunun en kariyerli oyuncularından biridir.
-4 ü Fenerbahçe formasıyla olmak üzere 10 lig şampiyonluğu yine 2 si Fenerbahçe de 7 Türkiye kupası şampiyonluğu yaşamıştır.Ayrıca kariyerinde 3 Süper Kupa, Korac Kupası ve 2 Final Four gibi başarılarda vardır.
-Milli Takımda da defalarca forma giymiş 2001 Avrupa 2.si ve 2010 Dünya 2.si olan kadroda önemli görevler almıştır.
-2010 yılında Damir Mrsic in basketbolu bırakmasıyla takım kaptanlığına geitirilmiştir.

                                                           
                                                                10 ARSLAN EKŞİ

- 17 Temmuz 1985 doğumlu.
-2005 yılında Arçelik ten Fenerbahçe ye gelmiştir.
-Fenerbahçe forması altında 4 Lig 2 Türkiye Kupası 2 Süper Kupa sevinci yaşamıştır.
-Milli takımda da Universiade İzmir 2005 de şampiyonluk yaşamıştır.
-Hakan Fertelli nin takımdan ayrılmasıyla takım kaptanı olmuştur.

                                       
                                                     7 BİRSEL VARDARLI

-12 Temmuz 1984 de İzmir de dünyaya geldi.
-2007 yılında Migrosspor dan Fenerbahçe ye  gelmiştir.
-Basketbol otoriteleri tarafından Avrupa nın en iyi 3 oyun kurucusundan biri olarak gösteriliyor..
-Fenerbahçe formasıyla 6 Lig 3 Türkiye Kupası ve 2 Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanmıştır.
-100 ün üstünde Milli Takım forması giyen oyuncu 2005 Akdeniz Oyunları şampiyonluğu, 2011 Avrupa 2. liği,2012 Olimpiyat Oyunlarında çeyrek final gibi önemli başarılarda milli takımın en önemli parçalarından birisiydi.
-2012 yılında Nevriye Yılmaz ın ayrılmasıyla takım kaptanı olmuştur.

                         
                                                    9 SEDA TOKATLIOĞLU
-25 Haziran 1986 Ankara doğumlu.
-2002 yılında İller Bankasından Fenerbahçe ye gelmiştir.
-Fenerbahçe forması altında 3 Lig 1 Türkiye Kupası 2 Süper Kupa şampiyonluğu yaşamıştır.
-Ayrıca Avrupa Şampiyonlar Liginde 2009 2010 yılında 2. ,2010 2011 de 3. ,2011 2012 de ise şampiyonluk; 2009 2010 yılında ise Dünya Kulüpler Şampiyonluğu yaşamıştır.
-Defalarca Milli Takım forması giyen oyuncu birçok başarı kazanmıştır.
-Çiğdem Can Rasna nın voleybolu bırakmasıyla da takım kaptanı olmuştur.

HOWARD WEBB

 
    Bu adamı ne zaman görsem acaba bizim hakemlere haksızlık mı ediyorum diye düşünüyorum.Bu kadar üst düzey maçlarda nasıl görev alıyor anlamıyorum.Sanırım eşi de benimle aynı düşünüyor olacak ki bir keresinde :" Onun nasıl maç yönettiğini anlamıyorum oysa evde çoçukları bile yönetemiyor" demişti.Galiba ben ve sevgili eşi hakemlerden pek anlamıyoruz çünkü Howard Webb' in kariyerinde Dünya Kupası finali ve Şampiyonlar Ligi Finalleri var.Bu akşam da milli takımımızın Romanya ile oynayacağı maçı yönetecek.Bi gözümde onun üstnde olacak.Merakla bekliyorum.

BAŞKANIMIZ'IN AÇIKLAMALARI

                       Sayın başkanımız Fikret Orman Ntvspor'da Güntekin Onay ve Rıdvan Dilmen'in sorularını yanıtladı.Başkanımıza sordukları soruları diğer klüp başkanlarını da sorabilmelerini isterdim bu da ayrı bir yazı konusu vakti gelince yazarız...
"FUTBOL TAKIMININ MALİYETİNİ AZALTTIK"
Sonuçta en basit işletme mantığıyla zarar eden hatta iflasa giden şirketlerin en basit yapacağı yaptırım giderleri azaltmak geliri artırıp karı optimize etmektir bu konuda takdir etmek lazım...
"RAKİPLERİMİZ BİZDEN 3 KAT FAZLA GELİRE SAHİP"
Bu konuda başkanımız sonuna kadar haklı aynı geliri elde edemediğiniz rakiplerle baş etmek genelde zordur ama dünya futbolunda iyi bir planlamayla bu para açığının kapatıldığına son zamanlarda daha fazla şahit olmaya başladık,en güncel örneği çok saygı duyduğum Klopp ve Dortmund örneği.O yüzden sezon başı Rangnick ve Van Gaal isimleri çok heyecanlandırmıştı bizi o da başka vuslata kalır inşallah...
"DEMİRÖREN 8 SENEDE BU KADAR KULÜBE GELMEMİŞTİR"
Keşke hiç gelmeseydi ama ne yapalım oldu bir kere.Demirören konusunda başkan sanki birazda elimiz kolumuz bağlı herşeyi açıkça söyleyemiyoruz modundaydı malum ortada 100 milyonluk bir ödeme söz konusu...
BAŞBAKANIMIZ STAT KONUSUNDA BÜYÜK DESTEK VERİYOR"
Rakiplerimizle mali olarak başedebilmemiz en azından farkın açılmamaı için mutlaka stad projesi gerçekleşmeli ya Gs gibi yapacağız biz yapamadık bir zahmet el atın diyeceğiz ya da Başbakan'ın direkt talimatıyla yapılacak sonuçta toplumun büyük bir kesimini ilgilendiren öenmli bir proje...
"BEŞİKTAŞ'TA QUARESMA MEVZUSU KAPANMIŞTIR"
En sonunda beklediğimiz açıklama geldi Q7 de nasıl paracı olduğunu tribünlere kadar zahmet etmesinin altında neler yattığını umarım tüm Beşiktaşlı taraftarlar anlar ben klübümüzün elinden gelen herşeyi yaptığını a ma karşılığını alamadığını düşünenlerdenim...
"SAMET AYBABA İLE ÇALIŞMAKTAN ÇOK MEMNUNUZ"
Sonuçta yerli olarak bulabileceğimiz en iyi alternatiflerden biriydi ama ben hala anlatılan paylaşılan vizyona sahip olduğunu düşünmüyorum ama bu zor zamanda göreve gelmesini takdir etmesek ayıp etmiş oluruz ama yinede aldığı para çok diyede düşünmeden edemiyorum...
HAKEMLERDEN YANA ŞANSSIZLIĞA UĞRADIK"
Bu sorunun zaten yıllardır başımızda hiç eksik olduğunu hatırlamam Collina gelse yine aynı durum olur bence...

11 Ekim 2012 Perşembe

B U C A FORZA BUCA

      İzmir futbolu dendiğinde akla gelen takımlar bellidir;Altay,Karşıyaka,Göztepe hatta İzmirspor ve Altınordu.Bucaspor bu takımların arkasından gelir gerek taraftar yapısı olarak gerekse tarihi bakımından.O yüzden 4 5 sene önce İzmir in yıllar süren Süper Lig hasretine kim son verir diye sorsanız en arka sıralarda yer bulurdu kendıne kentin sarı lacivertli ekibi.Ama başta kendi sempatizanlarını ve özellikle de yöneticilerini  şaşırtarak 2009 2010 sezonu sonunda Süper Lige yol aldı Bucaspor.
     Benim İzmirle ve dolasıyla da Bucasporla ilişkim 2006 yılında üniversite için Buca'ya gelmemle başladı.İlk gittiğimde bana sempatik gelen takım açıkçası Karşıyaka' ydı.Daha sonra ise ise hem renklerinden dolayı hem de oturduğum ilçenin takımı olması nedeniyle Bucaspor beni cezbeden takım oldu.İlk yıllarımda çok fazla da takip edemedim açıkçası Buca Stadı evimin 100 metre yakınında olmasına rağmen.O zamanlar 2.lig B Kategorisindeydi takım ve ben sadece internetten maç sonuçlarına bakarak takip ediyordum.Takımdan tanıdığım 3 futbolcu vardı; Ümit Milli Takımın golcüsü Mehmet Batdal,eski Ankaragücü Kaptanı emektar Yılmaz Özlem ve genç kanat oyuncusu Ozan İpek.Bucaspor un halı saha tesislerinde top oynadığımız için duvarlara asılan altyapı takımlarının başarı posterınlerınden  dolayı altyapı başarılarından haberdardık.
     2008 2009 sezonunun devre arasında golcüsü Mehmet Batdal' ı Altay a kiralayan Bucaspor Ozan İpek i de Bursaspor a göndermesine rağmen sezon sonunda mutlu sona ulaştı.Bank Asya 1. Lig deki ilk sezona takımı şampiyon yapan Kemal Kılıçla ligde tutunma amacıyla başlandı.Devre arasına kadar herşey beklenenin üstünde gitmişti fakat yaşanılan maddi problemler teknik direktör Kemal Kılıç ve belkide takımın en önemli oyuncularından olan Ramazan ve Kenan ın takımdan ayrılmasına sebep oldu.Daha sonra takımın başına geçen Özcan Kızıltan ın yönetiminde müthiş performans sergileyen Bucaspor  Karabükspor un ardından 2. olarak İzmir in yıllar süren Süper Lig hasretine son verdi.
     Tabiri caizse peri masalı da burda sona erdi.O noktaya gelene kadar yapılan bütün olumlu işler unutuldu ve üst üste birçok hataya imza atıldı.Takımı Süper Lige çıkaran Özcan Hoca gönderilerek yerine Bülent Uygun getirildi.Takımı o noktaya getiren oyuncular bi kenara bırakılarak 20 ye yakın futbolcu transfer edidi.Yeni stad yapıldığından ilk yarıdaki maçlar tribünle saha arasında adeta bi uçurum olan Atatürk stadında  oynandı.Orta da ne takım kimyası ne de takımıyla bütünleşmiş taraftar topluluğu kalmadığından istenilen sonuçlar alınamadı.Tabi bu arada ligin 7. haftasında 20 transfer yaptığı ve uzun vadeli planlardan bahsettiği Bucaspor u terk edip Eskişehirspor un başına geçen Asker Bülent i de unutmamak lazım.İkinci yarı takım maçlarını Buca Arena da oynadı ve kritik maçlar da kazanıldı ama iş işten geçmişti bir kere.Samet Aybaba ve ardından Sait Karafırtınalar la tamamlanan sezon sonunda rüya sona erdi ve Bucaspor küme düştü.
     Küme düşmenin yanında takım büyük bir borç yükünün altına da girmiş oldu.Belki zorunluluktan belki de akılların başa gelmesinden mi bilinmez Bucaspor yıllarca altyapılarında görev yapan Sait hocayla devam edip tekrar gençlere yöneldi.Birçok genç oyuncuya fırsat verilen sezon orta sıralarda tamamlansada kulüp bu tercihin meyvesini transfer döneminde aldı.Salih Uçan Fenerbahçe ye, Emre Güral Trabzonspor a , Kamil Ahmet Çörekçi Kayserispor a, Abdülkadir Özgen Sivasspor a satılarak hatırı sayılır bir para kasaya girdi.Bu sezon da aynı yöntemle genç ağırlıklı bi kadroyla yola devam ediliyor. Kadroda kaleci Ömer Kahveci, Civar Çetin ve Fenerbahçe den kiralık  Okan Alkan gibi önemli potansiyelleri bulunduruyorlar.
    Sahip olduğu altyapı sistemi (her ne kadar son zamanlarda sorunlar olsa da ) kendine ait stadı ve taraftar potansiyeli ile İzmir de uzun vadeli başarıya ve Süper Lige en büyük aday Bucaspordur.Tabi aynı vahim hataları tekrarlamamak kaydıyla. . ..

CUMA BEREKETİ

   Cuma günleri spor gündemi açısından genelde kısır geçer.Ama milli maçların artık Cuma Salı oynanması Euroleague in yeni düzenlemeyle maçları Perşembe Cuma ya alması bu durumu değiştirdi.Bununla birlikte Alex in  vedası da aynı güne gelince bu Cuma tam cümbüşe döndü.Sonuçların  da istediğimiz gibi olması en büyük dileğimiz ;Anadolu Efes ve Beşiktaş Euroleague deki maçlarını kazansınlar, Milli Takımımız Romanya maçından istediği sonucu alsın ve Alex de hakettiği gibi uğurlansın.
   Anadolu Efes maçını deplasmanda oynayacak fakat hem Romanya maçı hem Beşiktaş ın Partizan müsabakası hem de Alex in vedası İstanbulda olacak.Bakalım hangisi daha fazla ilgi çekecek.
   20:00 BEŞİKTAŞ -PARTİZAN  Ntvspor
   20:30 TÜRKİYE - ROMANYA Star
   21:45 ANADOLU EFES -EA7 EMPORİO ARMANİ Ntvspor
   22:00 ALEX İN VEDASI

#10 EL CAPİTANO

    Fenerbahçe erkek voleybol takımının oyundaki beyni,savaşçı cesur yüreği, taraftarının salonda vücut bulmuş hali,kısacası herşeyi ARSLAN EKŞİ. . .

EUROLEAGUE BAŞLIYOR

         Avrupa basketbolunun en önemli organizasyonu bu akşam start alıyor.Ülkemiz bu yıl bu arenada 3 takımla temsil edilecek Anadolu Efes, Beşiktaş,Fenerbahçe Ülker.Bu sene Euroleague de bazı değişiklikler yapıldı bunlardan bana göre en önemlisi maç günleri ile ilgili olanıydı,bundan sonra maçlar perşembe ve cuma günleri oynanacak.Bundaki amaç Avrupa da cuma günleri spor takviminin boş olması ve bu sayede basketbol izleyicisini arttırma isteği, bence de gayet hoş bir uygulama.Top 16 sonrası uygulanmak üzere bir takım yenilikler de getirildi onlara da zamanı geldiğinde değiniriz.
        Benim asıl değinmek  istediğim şey ise bir Fenerbahçe taraftarı ve hasbelkader bir basketbol izleyicisi olarak sezon öncesi duyduğum heyecan.Özellikle Tanjevic dönemiyle alakalı olarak takıma duyduğum aidiyet ve heyecan kaybolmuştu.Bu sezon ise bambaşka hayaller ve beklentilerle giriyoruz yeni sezona. İlk olarak  NBA atmosferi düşünülerek yapılmış harika bir salonumuz, takımın başında yıllardır Montepaschi Sieana ya oynattığı basketbollla takdir toplayan bir koç ve direksiyonunda  Avrupanın en iyi 3 oyun kurucusundan biri olarak gösterilen Bo Mccaleb gibi bir oyuncumuz var.Diğer transferlere de tek tek bakıldığında çok üst düzey isimler özellikle de geçen senelerdeki yabancılara bakılınca bu senekiler çok başka duruyor.Mike Batiste,David Andersen ,Romain Sato,Jr Bremer yerli olarak da İlkan Karaman ve Barış Ermiş.
      F 4 hayallerinin ilk defa gerçekçi bi şekide dile getirildiği sezon içerde son Eurocup şampiyonu Khimki ile başlıyor.Sakatlıklardan uzak bolca zaferin yaşandığı bir yıl olması dileğiyle. . .

10 Ekim 2012 Çarşamba

İSTİKRAR

          Rasim  Kara, teknik direktörlüğe 1988-89 sezonunda 2. Lig ekiplerinden Uzunköprüspor'da görev yaparak başladı. Ancak bu ilk denemesinde başarısız oldu ve Uzunköprüspor, 34 maçta 19 puan toplayarak 3. Lig'e düştü.
Antalyaspor'da görev yaptıktan sonra, önce Sepp Piontek'in sonra da Fatih Terim'in yardımcılığını üstlendi. Bu dönemde milli takımın yükselişinde rol oynayan teknik adamlardan biri oldu ve Türk Milll Takımı Euro 96'ya katılma hakkını kazanarak tarihinde ilk kez Avrupa Futbol Şampiyonası finaline katılma hakkını elde etti. 1996-1997 sezonunda Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün teknik direktörü oldu.
Siyah-Beyazlı takım onu çalıştırdığı dönemde şampiyonluğu son haftaya kadar kovalamış, lig tarihinin en yüksek gol sayısına ulaşmış ve Avrupa Kupaları'nda ki en başarılı sezonlarından birini yaşamıştır. 1996-1997 sezonunda Beşiktaş, UEFA Kupası'nda (Şimdiki adı ile UEFA Avrupa Ligi) Kara yönetiminde son 16'ya kalmıştır. Buna rağmen Beşiktaş'tan anlamsız bir şekilde ayrılmak zorunda bırakılmıştır.
         Sonra Beşiktaşımız 2003 ve 2009 sezonunda olmak üzere sadece 2(iki)kere şampiyon olmuştur...
          Şenol Güneş 2  futbol hayatındaki başarısını teknik direktörlük kariyerinde de sürdürmüştür. Özellikle Trabzonspor'un başında bulunduğu yıllar içerisinde lig sıralamasında uzun yıllardan sonra Trabzonsporu 2.likle tanıştırmıştır. A Millilerin başında bulunduğu yıllar içerisinde inanılmaz başarılar gösteren Şenol Güneş, 2002 Dünya Kupasında 3.yaparak Türk Milli Takımının aldığı en büyük başarıya imza atmıştır. Bu başarıyla UEFA tarafından 2002 senesinin en iyi teknik direktörü seçildi
          TS 95-96 sezonunda şampiyonluğu son anda kaybetti sonraki sezon ise TS yönetimi görevine son verdi.
          Sonra Trabzonspor'un kaç şampiyonluğu var 0(sıfır)...

        Fatih Terim 96-97 sezonunda göreve başladı ligde işler iyi başlamadı ama sezon ortasına toparlanan takım 4 sezon ligi sürklase etti ve sonuç...

ARANIYOR (!)

Türk futbolunda Yılmaz Vural diye bi gerçek var.Hiçbir takım onu sezon başında takımına layık görmüyor kimse onu uzun vadeli (!) planlarına dahil etmiyor ama hangi takım zor durumu düşse can simidi misali sarılıyor hocaya.Dün itibariyle 27. kulübüne imza attı futbolumuzun Evliya Çelebisi Yılmaz Vural.Bu konuda bir bilgim yok ama hocamız bu alanda dünya rekorunu elinde bulunduruyor olabilir.Ben hocanın 25.hafta ile 34. hafta arası bir takımı daha çalıştırabileceğini düşünüyorum ve başarılarının devamını diliyorum.Twitter da hocanın birçok Anadolu takımını çalıştırmasından yola çıkarak Memleket Yemekleri diye bir program sunması   fikri ortaya atılmış bence de çok güzel bir proje olur ama daha hocamın yapacak çok işi çalıştıracak çok takım var.DURMAK YOK YOLA DEVAM. . .                  

9 Ekim 2012 Salı

ALESSANDRO DEL PİERO Benim Efsanem

Ortaokuldayım bi perşembe günü,bizim buranın pazarı okuldan çıkmışım dolaşıyorum amaçsızca, tezgahların arasından geçiyorum sağa sola bakınarak sonra gözüme forma satan bir pazar tezgahı takılıyor.Genelde avrupa takımlarının formasını satan bi tezgah ben yaklaşıyorum bakıyorum hepsine tek tek ve gözüme siyah beyaz bir forma takılıyor 10 numara DEL PİERO yazıyor arkasında kimdir nedir bilmiyorum ama aklımda sadece o siyah beyaz 10 numara forma kalıyor.Sonra eve geliyorum Eskişehir deki amcam gelmiş ve bi ritüel yaşanıyor ben amcamın elini öpüyorum o da bana harçlık veriyor yanlış hatırlamıyorsam 10 lira.Parayı alır almaz kafamda bir şimşek çakıyor koşar adım çıkıyorum evden soluk soluğa forma tezgahının önünde buluyorum kendimi acaba satılmış mı endişesiyle neyseki bütün ihtişamıyla orda duruyor 10 NUMARA. Parayı verip hemen satın alıyorum eve gelir gelmezde sırtıma geçiriyorum belki de ömür boyu çıkarmamacasına.Sonradan öğreniyorum o 10 NUMARA nın şampiyonlar liginde krallıklar yaşadığını yıllardır o takımda oynadığını.Daha sonra araştırarak ya da yaşayarak öğreniyorum 10 un büyük bir golcü gerçek bir kaptan olduğunu youtube dan o zamana kadar attığı 250 golü sıkılmadan izlerken buluyorum kendimi.Her Juventus maçının sonucuna acaba o  gol atmış mı diye bakıyorum.O yedek kalınca kızıyorum onu kulübeye hapseden hocaya ve o efsane olduğu kulüpten ayrılırken bende ayrılığın hüznüne kapılıyorum.O şimdi Avustralya semalarında son demlerini yaşıyor futbol hayatının .Ne ben o pazar tezgahının önündeki ortaokul çoçuğuyum ne de o kariyerinin zirvesinde. Ama ona olan sevgım saygım baki kalacak ve hayallerimde birgün o da çubukluyu giyip Kadıköy ün çimlerine çıkacak. . .

Fenerbahçe.org Hacklendi mi ?

Bugün kulübün resmi internet sitesinden yapılan iki açıklama beni hem şaşırttı hem de çok mutlu etti bu konu da yalnız olmadığıma da eminim.İlk açıklama Alex in açıklamalarına bi toplantıyla cevap verilmeyeceğinin eski kaptanımız vurgusu yapılarak belirtilmesiydi.İkinci açıklama daha da şaşırtıcı ALEX  i  havaalanında uğurlamak için kulubün önünden otobüs kaldırılacakmış.Bunları görünce de bize üstteki başlığı atmak düştü.. . .

Aykut Kocaman ve Yabancı Transfer Karnesi

ANDRE SANTOS: 2009 Yılında Corinhians dan 5.5 milyon euroya transfer edildi. 2 sezonda inişli çıkışlı performanslar sergiledi ilk sezonunun devre arasına kadar Roberto Carlos un varlığından sebep sol önde oynasa da daha sonra asıl mevkii olan sol beke geçti ve dikkat çekici bi performans sergiledi ve biribirinden güzel 13 gole imza attı.Sonra herkesin malumu olduğu  üzere  3 Temmuz olaylarından sonra Arsenal e 7.5 milyon euroya trasfer oldu.40 maç 13 gol .PEKİYİ.    CHİRİSTİAN BARONİ: O da aynı Santos gibi 2009 yılında Corinthians dan 6 milyon euroya transfer edildi.Genelde Brezilyalı oyuncularda görünen performans dalagalanmaları onda da çok sık görülmekte ama Aykut Hocanın da dediği gibi kendini işine biraz daha adayıp biraz daha özverili olsa mevkisinde dünya çapında bir oyuncu olur.Alex in gitmesiyle beraber artık daha da vazgeçilmez bi oyuncu konumunda.97 maç 16 gol İYİ.      MİROSLAV STOCH: Jeneriklik gollerin adamı. 2010 yılında Chelsea den 5.5 milyon euroya alındı.Özellikle geçen yıl ki performansıyla göz kamaştırdı.Her genç oyuncuda yaşanan istikrarsızlık malesef onda da mevcut.Gözden çıkarıldığı anda geldiği fiyatın iki katına elden çıkarılabilir özellikle Rusya da piyasası yüksek.56 maç 15 gol.PEKİYİ.   ISSİAR DİA :Aslında Aykut Hoca nın ilk hedefi Krasic ti ama o transfer gerçekleşmeyince bize kalan Dia oldu.Saf yetenek olarak oldukça önemli bi oyuncu fakat kendini bi kaç maç özellikle de İnönü deki Beşiktaş maçı (kuzene selam olsun )hariç pek gösteremedi ve Nancy den 6 milyona gelen oyuncu 4 milyona Katar a transfer oldu.41 maç 6 gol.ORTA .      MAMADOU NİANG: Ben geleceğini hiç tahmin etmiyordum ama iyi ücret ve uzun vadeli kontratla Marsilya nın kaptanını  yaklaşık 7 milyon euroya Türkiye ye getirdik.Tek bi sezon bizimle olabildi ama şampiyon sezondaki performansıyla hafızalarımıza kazınmayı başardı ve 7.5 milyona arap diyarına  yol aldı.31 maç 15 gol.PEKİYİ.       JOSEPH JOBO: İlk iki senesi kiralık olmak üzere en sonunda 2.5 milyona Everton dan Nijerya milli takımının kaptanının tapusunu aldık.Savunmamızın sakin gücü ve lideri.73 maç 2 gol . PEKİYİ.   HENRİ BİENVENÜ: Yaşanan karmaşanın ardından piyangodan çıkan adam.Çok iyi niyetli çalışkan ama kalite olarak Fenerbahçe standartının çok altında.4 milyon euroya Young Boys dan geldi gitmesi de yakındır.42 maç 11 gol . ZAYIF.     MOUSSA SOW: Fransa gol kralı olarak Lille den 10 milyon euroya geldi.Malesef onu çok fazla topla buluşturamasak da o bir yolunu bulup gollerini atıyor.Özellikle de hem Galatasaray a hem de Beşiktaş a attığı goller şimdiden unutulmazlar arasına girdi.Uzun yıllar daha hizmet etmeye devam edecek gibi de görünüyor.25 maç 14 gol PEKİYİ.   EMANUEL EMENİKE: Büyük umutlarla Karabükspordan 9 milyona transfer edildi ama tek bi maç daha oynamadan 10 milyona Spartak  Moskova ya gitti.Kaderin bi cilvesiylede rakip olarak karşımıza çıktı ve attığı golle de bizi şampiyonlar liginden etti.(Fenerbahçeliler olarak hala para sayma görüntülerini bekliyoruz) YORUM YOK    Bu seneki transferleri değerlendirmek için daha vakit var ama onlarda şimdiden yararlı olabileceklerini gösterdiler. Özellikle DİRK KUYT  hem saha içinde hem de saha dışında büyük katkılar vereceğini gösterdi.RAUL MEİRELES ise orta sahayı bi seviye yukarı çekmiş görünüyor.Aslında herkes bizim Fernandesi istediğimizi söylüyordu ama biz gidip daha kariyerli ve milli takımda oynayanını aldık.MİLOS KRASİC ise şanssız bi sakatlıkla başladı ama ne kadar kaliteli olduğunu anlatmaya gerek yok o da ilerleyen zamanda katkı vermeye başlayacaktır. Sözün özü şu ki anlatmaya çalıştığım bu yapılan  transferlerin hepsinde Aykut Hocanın katkısı var ve bunları maliyet performans ve geleceğe dönük yatırım olarak baktığımızda Aykut Hoca KOCAMAN bi pekiyi haketmiştir ve bu futbol atmosferinde kulüplerimizin yaptığı geçmiş transferlere bakıldığında bu çok başarılı bir durumdur.Adamlığı Fenerbahçeliliği bir kenara yaptığı işle de saygıyı fazlasıyla hakediyor Aykut KOCAMAN. . .